Atatürkçü Düşünce Derneği Mersin Şubesi, Kabotaj Bayramı’na Özel Bir Açıklama Yayınladı

Atatürkçü Düşünce Derneği Mersin Şubesi, Kabotaj Bayramı’na Özel Bir Açıklama Yayınladı

ADD Mersin Şubesi, Kabotaj Kanunu’nun önemine vurgu yaparken, aynı zamanda Mersin Limanı’nın sözleşmesi ve statüsü yeniden gözden geçirilmesi, varsa devletin ve Mersinlilerin çıkarlarına aykırı sözleşme maddeleri değiştirilmesini belirtti.

ADD Mersin Şubesi, açıklamasında şunları ifade etti:

''Kabotaj, bir devletin kendi limanlarında deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca kendi yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, tüm gelişmiş devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmektedirler. 1 Temmuz 1926 da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu sayesinde Türk denizciliğinin gelişiminde ciddi bir gelişme yaşanmıştır. Bu kanun kabotaj hakkının elde edilmesi amacıyla Türk gemi ve Liman işletmeciliğinin desteklenmesi için çıkarılmıştır. Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı tekrar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına verilmiştir.  Çünkü, Osmanlı Devleti ile Büyük Britanya imparatorluğunun 8 Ekim 1838 de imzaladığı Balta Limanı Anlaşması'yla, imparatorluğun ‘kıyılarında ve limanlarında’ Osmanlı tüccarları vergi verirken, yabancı tüccarların vergisiz ticaret yapabilme ve mallarını kendi bayraklarıyla ve gemileriyle taşıyabilme hakkını elde etmişti. Daha sonra tüm Avrupa Devletlerinin tüccarlarına da tanınan bu hak nedeniyle Osmanlı Tüccarları zamanla yok olmuş, ülkemiz kıyılarında tüm ticareti Batılılar ele geçirmiş, Osmanlı sınırları içindeki tüm ticari gelirleri yurtdışına transfer edilmiş, böylelikle Osmanlı Tekel ve maliye sistemi ve hazinesi çökmüş, sonunda Osmanlı Devleti Galata bankerlerinden ve yabancı devletlerden sürekli borç para talebinde bulunur hale gelmişti. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun önce mali sonra, siyasi çöküşünü hızlandırdı. Padişahların yabancı devletlerin elçilerinin oyuncağı durumuna gelişinde Balta Limanı Anlaşmasıyla, kabotaj hakkında Batılılara tanınan ticari ve hukuki imtiyaz ve kapitülasyonlarla Osmanlı
Devleti sınırları içinde ticaretin tamamıyla Batılıların eline geçmesinin ve hazinenin sarayın giderlerini karşılayamaz hale gelmesinin rolü çok büyüktür.'' 

 

 

Lozan Anlaşmasıyla Tüm İmtiyaz ve Kapitülasyonlar Kaldırıldı, Milli Çıkarlara Hizmet Eden Milli Ekonominin Temeli Atıldı

''Kurtuluş Savaşı sonrasında 1922 yılı sonlarında başlayan Lozan Barış görüşmelerinde II. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü başkanlığındaki delegasyonumuz tarafından masada verilen büyük diplomatik mücadele sonucunda Batılılara denizde ve karada verilen tüm imtiyaz ve kapitülasyonlar, 24 Temmuz 1923 de imzalanan Lozan Anlaşmasıyla sonlandırılmıştır. 
Lozan Görüşmeleri arasında 4 Mart 1923 tarihinde sonuçlanan İzmir İktisat Kongresinde  alınan kararlar sonrası kurulan milli bankacılık sistemiyle (İşbankası, Etibank, Şekerbank vb)  ‘tam bağımsızlık’ temelinde ''bağımsız ve denk bütçe'' anlayışı ile Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi canlanmış, ticaret ve ekonomi tamamen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları eliyle yapılır olmuş, kamu maliyesi giderek güçlenmeye başlamıştır. 1930'ların ortalarına gelindiğinde İzmir, İstanbul ve Ankara’nın dışında ekonominin gelişmemesi üzerine özel sermayenin yetersiz kaldığı Doğu Anadolu başta olmak üzere ülkemizin tüm geri kalmış yörelerinde KİT’ler eliyle devlet ekonomiyi canlandırmış, Eti Maden İşletmeleri, Sümerbank, Tekel Tütün fabrikaları, Şeker Fabrikaları, TPAO ile Batılıların teknolojisini vermediği Demir Çelik ve Cam Sanayi vb benzeri fabrika ve tesislerin Sovyetler Birliğinden alınan teknolojik ve ekonomik yardımlarla kurulmasının etkisiyle  ekonomik gelişme yüzde 11 lere ulaşmıştır.''

 

 

Mersin Limanı, Öncelikle Mersinlilerin Çıkarına Hizmet Etmelidir


''ADD Mersin şubesi olarak Kabotaj yasasının 96. yıldönümünde Lozan Anlaşmasıyla kazandığımız haklarımız çerçevesinde Mersin limanının sözleşmesi ve statüsü yeniden gözden geçirilmesi, varsa devletimizin ve Mersinlilerin çıkarlarına aykırı sözleşme maddeleri değiştirilmelidir. Öte yandan 10. Stratejik Planda ve 1/100.000 ölçekli planda yer alan daha büyük kapasiteli ana konteyner limanı yatırımına derhal başlanmalıdır.
ADD Mersin Şubesi olarak Bakanlar Kurulu Kararıyla Kamu Yararına Çalışan bir kurum olmanın verdiği sorumlulukla bu gelişmeleri ve taleplerimizi kamuoyunun ve yetkililerin takdirine ve bilgisine sunarız.''